Bölgede yaşanan depremlerle ilgili değerlendirmede bulunan Anadolu Su Altı Araştırmaları ve Sporları Derneği (ASAD) Bilim Kurulu ve Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy, bölgedeki çok sayıda aktif fayın varlığına dikkat çekti. “Ülkemizdeki depremlerin yoğun olarak meydana geldiği bölgelerden biri de son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz Van ilinin de içinde yer aldığı Doğu Anadolu sıkışma bölgesidir” diyen Aksoy, “Bu bölge, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay zonlarının birleşme noktası olan Karlıova’nın (Bingöl) doğusunda kalan bölgeyi kapsar. Bu alana neden sıkışma bölgesi deniyor? Çünkü güneydeki Arabistan Levhası (jeolojik olarak Batman ve daha güneyindeki düzlük alanlar Arabistan Levhası'dır) ve Anadolu Levhası (Siirt’in Baykan ilçesinden itibaren kuzeye doğru olan dağlık alanlar) arasında bir yakınlaşma vardır ve bu yakınlaşmayı karşılamak üzere yerkabuğunda çok sayıda fay gelişmiştir. Bu yakınlaşma devam ettiği için de faylar hareket etmekte ve depremleri meydana getirmektedir. 1900-2020 yılları arasında büyüklüğü 5.5’ten fazla olan, hasar yapıcı ve yüzey kırığı meydana getirmiş toplam 25 depremin meydana geldiği dikkate alındığında, Deprem aktivitesinin oldukça yüksek olduğu söylenebilir.
"En güneyde yer alan Bitlis Bindirme Kuşağı üzerinde 6 Eylül 1975 tarihinde meydana gelmiş ve 2 bin 500’e yakın vatandaşımızın hayatını kaybettiği, büyüklüğü 6.6 olan Lice ve 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Van-Erciş merkezli depremler, bu sıkışmanın neden olduğu bindirme fayları üzerinde meydana gelmiştir. Bu bölgenin devamı olan Kafkaslarda yer alan bindirme faylarının da oldukça diri olup depremlere neden oldukları bilinmektedir. Bu deprem bölgesinde son yıllarda meydana gelmiş olan en yıkıcı deprem 23 Ekim 2011 tarihinde meydana gelen Van-Erciş merkezli deprem ve 9 Kasım 2011 günü yaşanan Van-Edremit merkezli depremlerdir. 23 Ekim 2011 Van depremi moment magnitüd büyüklüğü (MW) bakımından (Mw 7.2) ülkemizde 1999 Kocaeli (Mw 7.6) ve Düzce (Mw 7.1) depremleriyle beraber yer ivmesi kayıtları alınmış ilk 3 büyük deprem arasındadır. 600’den fazla vatandaşımızın hayatını kaybettiği Van depremi yine moment magnitüd büyüklüğü olarak Türkiye’de son 110 yıl içinde meydana gelen ilk 10 deprem arasında yerini almıştır” diye konuştu.
“BÖLGEDE DEPREM ÜRETME POTANSİYELİNE SAHİP ÇOK SAYIDA AKTİF FAY VAR”
Doğu Anadolu Bölgesinde meydana gelmeye başlayan depremlerin Van çevresinde deprem üretme potansiyeline sahip aktif faylardan kaynakladığına dikkat çeken Aksoy, “24 Kasım 1976 tarihinde meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki Çaldıran-Muradiye depremi, 3 bin 840 kişinin ölümüne neden olmuştur. Bu faylar daha sonraki yıllarda da büyüklüğü daha küçük olan çok sayıda deprem meydana getirmiştir. En son 6 Aralık 2021 tarihinde saat 00.46’da meydana gelen ve merkez üssü Van Gölü içinde olan 4.9 büyüklüğündeki deprem de bu doğrultu atımlı faylardan biri üzerinde meydana gelmiştir. Bütün bu depremler, Van çevresinde deprem üretme potansiyeline sahip çok sayıda aktif fayın varlığını ortaya koymaktadır” dedi.
“DEPREMİN AFETE DÖNÜŞMESİNİ ENGELLEMELİYİZ”
Anadolu Su Altı Araştırmaları ve Sporları Derneği (ASAD) Başkanı Mehmet Salih Aygün ise depremlerin afete dönüşmesinin engellenmesinin önemine dikkat çekti. Dernek olarak bilim kurulu üyeleri ile birlikte ellerinden gelen çalışmaları yaparak sürece katkı sunmayı amaçladıklarını kaydeden Aygün, “Arabistan ve Anadolu levhaları arasındaki yakınlaşma ve bunun ortaya çıkardığı sıkışmaya bağlı olarak yeterli enerji biriktikçe, bu faylar deprem üretmeye devam edecektir. Ülkemizin bulunduğu jeolojik konumu değiştirmek mümkün olmadığına göre, yerleşme ve yapılaşma faaliyetlerimizi bu gerçekten hareket ederek planlamalı, bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesini engellemeliyiz. Özellikle de aktif faylar üzerinde kesinlikle yerleşim yapmamalıyız” diye konuştu.